TEMA Vakfı’nın Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar İle İlgili Görüşü

TEMA Vakfı, Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar ve ilgili Yönetmelik hakkında yaşanan gelişmeler ve kamuoyunun bu konudaki hassasiyeti doğrultusunda misyonu gereği konuyu yakın takibe almıştır. 04 Aralık 2009 tarihinde İstanbul’da uzman ve bilim adamlarının katılımı ile gerçekleştirilen GDO ve Yönetmeliğinin Değerlendirilmesi Sempozyumu’nda elde edilen bilgiler doğrultusunda TEMA Görüşü oluşturulmuştur. Buna göre;

Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar hakkında bilmedikleriniz!

Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar hakkında bilinmeyenler
Şu an ülkemizde Ege Üniversitesi ve İstanbul Teknik Üniversitesi'nde uygulanmakta olan Biyo-Mühendislik lisans eğitimi bu konu ile yakından ilgilidir.
Ülkeler arası akademik çevrelerde GM ve GMO kullanılmaktadır.
Genetically Modified Organism teriminin Türkçe'ye çevrilmişi GDO yani Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar'dır.
GDO terim yerine Trans genetik terimi akademik çevre tarafından sıkça kullanılmaktadır.
Organizma kendisine özgü olmayan bir gen yapay yollar ile bünyesine dahil kılınmışsa, o organizma üreme ve çoğalma yeteneğini halen korumakta ise Genetiği Değiştirilmiş olarak kabul edilir.
Sanılanın aksine Hybrid Tohumlar Genetiği Değiştirilmiş Organizma olarak sınıflandırılmamaktadırlar.
1980 li yıllardan itibaren bitki ve hayvanların genleri Deoksiribo Nükleik Asitlerinden yani DNA larından ayrılarak başka organizmalara enjekte edilmeye başlandı. Bu bilimin ilerlemesi olarak algılanıyordu.
Yapılan araştırmalara 790 adet GDO lu ürün tüketime sunulmuş haldedir.
Denetim olmadığından dolayı Türkiye'de ne miktarda GDO lu üretim ve tüketim yapıldığı belirlenemiyor.
Türkiye yıllık şeker ihtiyacının büyük bölümünü dış ülkelerden ithal etmektedir. Şeker üretimi ise bildiğimiz gibi şeker pancarı ve mısır ile yapılmaktadır. Dünyada GDO nun en yaygın olarak yapıldığı ülkeler ise Amerika ve Arjantin, ve şimdi sıkı durun!
Türkiye mısır ithalinin büyük kısmını Amerika'dan sağlamakta.
GDO lu ürünler;
Nişasta temelli tatlandırıcılar.Meyve suyu, meşrubatlar Bebek mamaları Hazır çorbalar Diyabet hastaları için üretilen tatlandırıcılarda,İçerisinde şeker barındıran tüm mamul ve yarı mamul tüketim maddeleri Çikolata ve şekerlemeler Mısır Domates türleri Patates Pirinç, çeltik Soya fasulyesi Kabak ve bal kabağı,Fıstık, Çiftlik balıklarının bazılarıdır.
(Ayrıca bkz. Gdo nedir?)

GDO ların insan sağlığına etkileri

Genetiği Değiştirilmiş Organizmaların İnsan Sağlığına Etkileri
  • Genetik dizilimi değiştirilen organizmaların insanın sağlığını olumsuz etkileyecek bir yanı allerjik reaksiyonlara sebebiyet verebilmeleridir. Farklı organizmaya karşı allerjisi olan bir kişi o organizmanın çeşitli genlerinin aktarıldığı organizmayı tüketiğinde de aynı allerjenleri bünyesine alacak ve allerjik reaksiyon verecektir.
  • GDO lu ürün verilen deney farelerinde kısırlaşma tespit edildi, aynı sonucun insanlarda görülmesinden uzmanlar endişe ediyor.
  • GDO lu ürünleri tüketen kişilerde antibiyotiklere karşı direnç oluşmakta ve antibiyotik tedavisine cevap vermemektedirler.

GDO ların Tehdit ve Riskleri ile Zararları

1.Biyolojik Çeşitlilik, Tarımsal Biyoçeşitlilik ve Doğal Dengeye Etkileri Yerel türler tehdit altında.Yaşam bir bütündür ve gen halkalarındaki en küçük bir değişiklik beslenme zinciri yoluyla bütündeki diğer parçaları da etkiler. Sonuçta insan, hayvan,bitki,mikroorganizmalarda yapılan her bir değişiklik bütünün bir diğer parçası olan tarımsal biyoçeşitliliği, yani sağlıklı beslenmenin temeli olan gıda çeşitliliğine etkileyecektir. Hastalık ve diğer zararlılara karşı dayanıklı olması için genleriyle oynanmış bir buğday türünün belki verimi yüksektir ama, bir hastalık ya da zararlı sayesinde o türün yok olması ve dünyada artık başka bir buğday yetiştirilmediği için buğday ırkının tamamen ortadan kalkması gibi bir felaketi beraberinde getirebilir. Modern tarım yüzünden zaten çeşitliler çok azalmış durumdadır.Asya'da mevcut 140 bin çeşitten sadece 6 sı ekili toprakların %70 ini kaplıyor. Azalan çeşitler ise tamamen GDO tehdidi altındadır. Çünkü GDO ların aktarılmış genleri çevresinde geleneksel yöntemle üretilmiş ürünlere geçebilmektedir. Arılar, kuşlar, böcekler ve rüzgar gibi tozlaşmayı sağlayan etkenler GDO lu polenleri komşu tarlaya taşıyor ve oradaki üründe de genetik değişikliğe yol açıyor. "GEN KAÇIŞI" adı verilen bu bulaşma sonucu yaşamın sürdürülebilirliği açısından büyük önem taşıyan bitkiler tek tipleşmekte ve doğal çeşitlilik azalmaktadır. Milyonlarca yılda oluşan türler 5-10 senede yok olmaktadır.Bir kez gen aktarımı başlatılınca genetiği değişmiş ürünün, genetiği değişmemiş ürünlere bulaşması -ileriki nesillere de aktarılacağından- önlenemez hale gelmektedir.Yararlı böcekler yok oluyor. Zararlı böceklere karşı dayanıklı olmalarını sağlamak için bazı bitkilere aktarılan toksin (zehir ) karakterli genler o böcekleri yiyen yararlı böcek türlerinin de yok olmasına neden oluyor. Ayrıca yabani ot ilacına dayanıklı genler aktarılmış bir ürünün yetiştiği tarlaya ertesi yıl farklı bir ürün ekildiğinde, tarlada kalan geçen yılın GDO lu ürünü yeni ürün için yabancı ottur. Ancak eski GDO lu yabani otlara dayanıklı olduğundan çiftçi için büyük sorun yaratıyor ve yeni ürüne şans tanımıyor, onunla mücadele etmek imkansızlaşıyor.(Yabancı otlara doğru gen kaçışı nın kolza ve pancarda belirginleşmesi Fransa Tarımsal Araştırmalar Ulusal Enstitüsü'nün (INRA) yabani otlara dayanıklı tüm kolza varyetelerini stoktan çıkarmasına neden oldu.)

Gdo nedir?

Bir canlının gen diziliminin değiştirilmesi ya da ona kendi doğasında bulunmayan bambaşka bir karakter kazandırılması yoluyla elde edilen canlı organizmalara "Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar", kısaca GDO adı veriliyor.Bir canlıdan diğerine gen aktarımı, bir çeşit kesme,yapıştırma ve çoğaltma işlemi olup, genetik mühendisleri tarafından uygulanıyor.
 Aktarılacak gen önce bulunduğu canlının DNA sından kesilerek çıkarılıyor.Sonra vektör adı verilen taşıyıcı virüs ile bu gen DNA molekülüne yapıştırılıyor.Frankeştayn Gıda olarak da nitelenen GDO'lar bugün kolera bakterisi geni taşıyan yonca, akrep geni taşıyan pamuk, tavuk genli patates,balık genli domates gibi gıdalar şeklinde karşımıza çıkıyor.İnsanlık bugün doğal çeşitliliğe zarar vererek tür zenginliğinin yok olmasına yol açan GDO ların çeşitli yollardan yayılarak yeni Frankeştaynlar yaratma tehlikesiyle karşı karşıya.Canlılar üzerinde yapılan bu değişiklikler; canlı sağlığı,biyolojik çeşitlilik,ekolojik dengenin bozulması,ekonomik bağımlılık,canlıların yaşam hakkının elinden alınması ve canlılar üzerinde mülkiyet hakkı tanınması açısından önemli tehdit ve riskler taşımaktadır.Yaşam bütündür ve canlı organizmalar (mikroorganizmalar,bitkiler,hayvanlar ve insanlar), milyonlarca yıl boyunca bu güne geldiler. İnsanlığın da yaşamsal ihtiyaçlarının kaynağı olan bu zenginlik, dengeli bir alış-veriş ve ekolojik bütünün her bir unsuru (tüm canlılar, toprak,su,güneş,ay,hava vs.) ile etkileşim içinde gelişerek çeşitlendi.
1970 li yılların son çeyreğinde özellikle biyo-teknoloji alanında yapılan gelişmeler sonucunda tanıştık genetiği değiştirilmiş organizmalarla, GDO ların ilk temsilcisi ise Pamuk ve Mısır .İlk Gdo lu ürün ise 1996 da raflardaki yerini aldı. Peki bitkilerin genetiği nasıl değiştiriliyor. Aşama aşama inceledik.
Bitkilerin genetiğinin değiştirilmesi